Bilimar

Hakkımızda

Bilimsel Araştırmalar ve Stratejik Analizler Merkezi (Bilimar), Türkiye’nin karşılaştığı; siyasi, sosyal, ekonomik Devamı...

HİZMETLERİMİZ

Günlük siyasi ve sosyal gelişmelerin yanı sıra orta ve uzun vadeli yaklaşım gerektiren konularla ilgili kapsamlı Devamı...

VİZYON

Türk bilim hayatına özellikle sosyal bilimler alanında katkıda bulunmak, Türkiye'nin bilimsel çalışmalarda Devamı...

HEDEFLER

1 Haziran 2012 yılında kurulan merkezin ağırlıklı olarak hedefi; uygulanan ya da uygulanması gereken Devamı...

30 MART'IN ARDINDAN

 

Giray ERGİN

31.3.2014

Dünkü seçim sonuçlarını siyasi açıdan değerlendirmeyi tek bir cümleyle yap deseler; "Siyaseti seçimden seçime hatırlayan partiler ile seçimin ertesi günü bir sonraki seçimin çalışmalarına başlayan bir parti arasındaki farkı güzel yansıtıyor," diye cevap veririm.

 

 

 

Ama bu cevabın, oyunun kurallarına göre oynandığı zaman bir anlamı var. Yanlış anlaşılmasın, seçime hile karıştırıldı iddialarını kast etmiyorum. Neticede iddialar ispata muhtaçtır. Bu ihtiyaç giderildikten sonra onun değerlendirilmesi ayrıca yapılır. Benim derdim başka iddialarla. 17 Aralık sürecinde ortaya çıkan, yargı soruşturmasına tabi tutulması gereken ama yürütmenin marifetiyle ve hukukla Ali- Cengiz oynanarak üzeri örtülmeye çalışan iddialarla. Bu iddialar hukuka uygun ve demokrasi oyununun kuralları çerçevesinde ele alınmadan yapılmış bir seçimin siyasi açıdan değerlendirilmesi bana göre hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bunun, oyuncu değişikliklerinin sınırsız olduğu, hakemin oynayan taraflardan birinin ülkesinden seçildiği hazırlık maçlarından hiçbir farkı yoktur. O maçlardaki takımların performansı nasıl değerlendirilirse, dünkü seçimin taraflarının performansı da aynı şekilde ele alınır o kadar. Yani gayri resmi bir şekilde. O yüzden AKP'nin başarısı "gayri resmi" başarıdır. Bu başarıya siyasi düzlemde kafa yormanın, ona resmiyet kazandırmaktan başka bir katkısı olmaz.

Tabii şu noktayı da unutmamak lazım: Yukarıda değindiğim hukuki sorgulamanın, iddiaların nihayetinde meclis çoğunluğunun önüne gelmesi neticesinde yapılabilmesi de teorik bir zorunluluk. O çoğunluğun, olması gereken minvalde hareket edebilmesinin yolu da sandıktan geçiyor. Dünkü sandıktan da değil, genel seçim sandığından. Ama mevcut iklimde gidilecek bir sonraki seçimin (ki bu erken seçim de olabilir) siyasi açıdan değerlendirilmesi de yukarıda saydığım nedenlerden ötürü malul olacaktır. O yüzden demokrasimize tekrar kurallarını kazandırmadan, yani bir sonraki seçimin demokrasi için ilk değil son aşama olduğunu, o aşamaya gelene kadar (istifa, gensoru, meclis soruşturması) gibi çeşitli mekanizmaların çalıştırılması; güçler ayrılığı prensibinin uygulanması gerektiğini idrak etmeden yapılacak seçimlerin yine bir anlamı olmayacaktır.

Seçimle yolsuzluk iddiaları aklanmaz, doğru. Başta muhalefet partileri olmak üzere mevcut iktidarın tüm karşıtları bunu söylüyorlar ve haklılar. Ama bunu söylediğimizde de dün AKP'ye oy verenlerin de yargıç olmadığını peşinen kabul ediyor olmamız gerekir. Eh, AKP'ye oy verenler yargıç değiller, dünkü seçim de siyasi açıdan değerlendirilmeye değmez. Peki ne yapacağız? Hukuki sorumluluğun gereğinin yerine getirilmesi için, bu gereğe inanan herkes tüm imkanlarını seferber edecek hepsi bu. Edecek ki bunların hepsi bir şekilde temin edildikten sonra, müteakip seçimlerde gönül rahatlığıyla şu cümleyi kullanabileyim: "Dünkü seçim, siyaseti seçimden seçime hatırlayan partiler ile seçimin ertesi günü bir sonraki seçimin çalışmalarına başlayan bir parti arasındaki farkı güzel yansıtıyor.":)))

Yorum göndermek için lütfen giriş yapın.