Bilimar

Hakkımızda

Bilimsel Araştırmalar ve Stratejik Analizler Merkezi (Bilimar), Türkiye’nin karşılaştığı; siyasi, sosyal, ekonomik Devamı...

HİZMETLERİMİZ

Günlük siyasi ve sosyal gelişmelerin yanı sıra orta ve uzun vadeli yaklaşım gerektiren konularla ilgili kapsamlı Devamı...

VİZYON

Türk bilim hayatına özellikle sosyal bilimler alanında katkıda bulunmak, Türkiye'nin bilimsel çalışmalarda Devamı...

HEDEFLER

1 Haziran 2012 yılında kurulan merkezin ağırlıklı olarak hedefi; uygulanan ya da uygulanması gereken Devamı...

FİLİSTİN İÇİN MÜZAKERELER BAŞLAR MI?

 

17.04.2013

John Kerry’nin Dışişleri Bakanı olarak atanacağı konusu tartışılırken, yeni Bakan hakkında değerlendirmeler yabancı sitelerde tartışma konusu yapılıyordu. Bu sitedeki akademisyenlere göre, Amerikan yönetimi, Filistin konusunda inisiyatif almak istemeyecekti, ancak Başkan olma ihtimali olmayan, fakat tarihe geçme arzusu taşıyan John Kerry’nin çözüm konusunda bir girişim başlatabileceğini ifade ediyorlardı. Anlaşılan Bakan olmadan olmadan uzmanlar ile birkaç ay istişarelerde bulunan Kerry, Filistin konusunda tarafları bir araya getirmek için inisiyatif almış görünmektedir.

 

 

 

Bu amaçla Türkiye, Ürdün, Filistin ve İsrail’i ziyaret eden Kerry, bugünlerde yeniden bölgeye gelerek, taraflar ile görüşmeye başladı. Başkan Obama’nın da İsrail ziyareti, bu girişimin önünü açmaya yönelik bir girişim olarak görülebilir.

 

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin ziyaretini incelediğimizde şu kanaate varabiliriz: Kerry, görüşmelerin başlaması için çok riskli bir adım atmıştır. Taraflar, görüşmeye hazır değildir. Fakat görüşme masasına tarafları oturtabilmek için özellikle Filistin tarafının daha fazla sabırlı davranması istenmektedir. Türkiye, Mısır ve Ürdün’ün de bu süreçte bazı sorumluluklar yüklenmesi arzu edilmektedir.

 

Türkiye’deki temaslarını incelediğimizde, öncelikle Türkiye, taraflar arasında arabuluculuk yapmaya hazırdır. Fakat özellikle İsrail tarafı Türkiye’yi arabulucu olarak algılamamaktadır. Gerek Başbakan Erdoğan’ın Siyonizm karşıtı söylemi, gerekse Türkiye’nin İsrail karşıtı tutumu, arabuluculuk rolü üstlenmesine engel olmaktadır. Zaten bu aşamada arabuluculuk görevi üstlenmesi de yanlış olur. Aşağıda yazdıklarım okununca daha iyi anlaşılacaktır. Aynı zamanda Türkiye Filistin’in bağımsız devlet olmasını ve bu devletin de 1967 öncesi topraklar üzerine inşa edilmesini hararetle savunmaktadır. Bu anlayış, görüşmelerin başlamasına engeldir ve İsrail hükümetince desteklenmemektedir. Zaten son ziyaretinde Başkan Obama, önceden ifade ettiği 1967 sınırları söylemini ağızına almamıştır.

 

İsrail tarafı da müzakereler için hazır değildir. Bunun farklı sebepleri vardır. Birincisi, görüşmelere başlamadan önce kendisini bağlayacak herhangi bir taahhütte bulunmak istememektedir. Her şeyin muğlak olduğu bir zeminde müzakerelerin devam etmesi taraftarıdır. Netanyahu iktidarı da, aşırı sağ ve milliyetçi partilerin desteğine muhtaçtır. Bu partiler de, Filistinliler ile müzakere etmeye yanaşmamaktadır. Hatta bu partiler, Filistin-Ürdün Konfederasyonunun kurulmasını ve Filistinlilerin de bu konfederasyona yerleşmesini savunmaktadır. İsrail hükümeti, fiili işgal durumu oluşturan yeni yerleşimlerin devam ettirilmesi taraftarıdır. Aslında İsrail hükümeti, Filistinlilere çok küçük bir toprak parçasını vermeye hazırdır. Bu devlet, silahsızlandırılacaktır. Yaşaması için İsrail hükümetine dayanmak zorunda kalacaktır. Kısacası İsrail’in Filistintililere yeterli yaşama alanı sağlama niyeti bulunmamaktadır.

 

Filistin tarafı ise, iki gruba ayrılmış durumdadır. Hamas, İsrail devletini tanımaya hazırdır. İlişkilerin geliştirilmesini kabul etmektedir. Fakat müzakerelerin başlaması için 1967 önceden belli ilkelerin benimsenmesini istemektedir. Yani belli koşullar meydana gelmeden Hamas, müzakerelerin başlamasını desteklememektedir. Çünkü İsrail tarafı müzakereleri sürdürürken, müzakerelerin başarısız olmasının yükünü Filistin tarafına atarken, kendi bildiğini okumaya devam etmektedir. Bu da müzakerelerin gerçek amacını ortadan kaldırmaktadır. Filistin Yönetimi de, müzakerelerin başlaması taraftarıdır. Her ne kadar 1967 sınırlarını önkoşul görmese de, geçici bir süre yeni yerleşim yerlerinin dondurulmasını talep etmektedir. Bu nedenle müzakere masasına Filistin tarafında en yakın olan grup, Filistin yönetimidir. O nedenle Hamas tarafının ikna edilmesi gerekmektedir.

 

Ürdün, Mısır ve Türkiye’nin, muhtemel müzakerelerde ve müzakere sonrası süreçte, kolaylaştırıcı ve destekleyici rol üstlenmesi ABD tarafından öngörülmektedir. Müzakereler yüksek ihtimalle Ürdün aracılığıyla fiilen başlatılabilir. Mısır ve Türkiye’de Filistin grupları üzerinde etkisini kullanarak, tarafların masaya oturmasını yardımcı olmalıdır. Antlaşma sonrasında da barış inşa sürecinde mali, ekonomik destek vermeleri arzu edilmektedir.

 

Peki ABD, müzakere sürecini nasıl öngörmektedir? Kerry, önkoşulsuz tarafların görüşme masasına oturmasını, keskin konuların sonraya bırakılmasını istemektedir. Bu durumda Filistin tarafı, geçici süre yeni yerleşim yerlerinin dondurulması fikrini desteklemelidir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurmamalı, bağımsız devlet için tek taraflı girişimlerini durdurmalıdır. Fakat müzakereler öncesinde somut ilkelerin benimsenmemesi öngörülmemektedir.

 

Bu amacın hayata geçirilmesi kısa sürede mümkün görünmemektedir. Taraflar yapıcı, sonuç alıcı müzakerelerin başlatılması taraftarı değildir. Zaten İsrail yanlısı politikaları ile Ortadoğu politikasını belirleyen ABD’nin, Filistin halkın derdine derman olacak bir çözümü öngörmesi şüphelidir. Fakat taraflar yine de müzakereler için gerçek arabulucu olarak ABD’yi görmektedir.

 

Prof. Dr. Ertan EFEGİL

Yorum göndermek için lütfen giriş yapın.